Connect with us

Hi, what are you looking for?

Yeşilçam

Türk Sineması Nasıl Battı?

Selim İleri’nin 17 Mart 1992 tarihli, “Türk Sineması nasıl battı?” başlıklı yazısı. Gazete ve dergilerde öteden beri Türk Sine­ması’nın çok çetin koşullardan geçtiği yazı­lıyor. Gerek yazılı basında, gerekse televiz­yon izlencelerinde, bir zamanların ünlü yıldızları, yönetmenler,  kompozisyon oyuncuları, görüntü yönetmenleri sinemamızın şiddetle desteklenme­si gerektiğini belirtiyorlar. Yeşilçam sineması denen yerli filmcilik, daha düne kadar, kendine özgü, küçük …

Selim İleri’nin 17 Mart 1992 tarihli, “Türk Sineması nasıl battı?” başlıklı yazısı.

Gazete ve dergilerde öteden beri Türk Sine­ması’nın çok çetin koşullardan geçtiği yazı­lıyor. Gerek yazılı basında, gerekse televiz­yon izlencelerinde, bir zamanların ünlü yıldızları, yönetmenler,  kompozisyon oyuncuları, görüntü yönetmenleri sinemamızın şiddetle desteklenme­si gerektiğini belirtiyorlar.

Yeşilçam sineması denen yerli filmcilik, daha düne kadar, kendine özgü, küçük çapta bir sanayi bile oluşturabilmişken, Türk Sineması bugünkü acıklı duruma na­sıl geldi? Ne yıldızlar, ne yönetmenler, ne de bu kişilerin kayıtlı üye oldukları derneklerin sözcüleri, açık seçik konuşmaktan sanki kaçınıyorlar. Bu ko­nuyu yapımcılar da pek deşmiyor. Yalnızca hazin bir talep söz konusu: Bizi destekleyin, bize yardım edin, devlet elimizden tutsun…

Bir yıl önce, devletin olanakları, sinemacıları­mıza iyi-kötü sunuldu. Kurullar,  komisyonlar, öne­rilmiş senaryoları değerlendirdi ve yapımevlerine maddi yardımda bulundu.  Ne var ki gerçekleştiri­len filmler, izleyiciye bir türlü ulaşmadı. Yada izle­yici bu filmlerin o sosyal içerikli filmler dizisinin bir devamı  olduğu kanısıyla onca emeğe aldırışsız kaldı.

Şimdi yıldızlar konuşuyor: Kimi geçmişteki ku­rallarını biraz üzülerek, biraz izler çevrenin değer yargılarını ileri sürerek handiyse bağışlattırmak is­tiyor. Kimi, var olan sinema derneklerin bir işe yaramadığı görüşünde, yeni dernek kurma çabasında… İlk öbektekilerin yıllar önceki anlayışlarını değiştir­meleri elbette sevindirici. Bununla birlikte tren kaçmış bir kez.

Dahası, o yıllarda öpüşüp öpüşme­meleri, soyunup soyunmamaları özlü bir sorun da sayılamaz. Yeşilçamlı yıllardaki Türk Sineması bir duygu, bir masal sinemasıydı. Masalların kahramanını gözlerimiz na­sıl görmek isterse öyle görür.

İkinci öbektekiler, Yeşilçam sinemasının ekinsel ortamında yetişmişlerken, birdenbire sosyal gerçekçi bir tutumu seçmenin sancısını çektikleri­ni, bence, bir türlü kavrayamıyorlar. Gerçi  Yeşilçam’ın da alttan alta toplumun çoğunluğundan ya­na bir söylemi vardı ama, demek ki bu ikinci gruba yetmiyor, yetmedi.

Yeşilçam halkın içindendi

yesilcam-sinemasi

Nice defa “halk sanatlarının sonuncusu” say­dığımı  yazıp çizdiğim Yeşilçam sineması, o eski hüzünlü öyküleriyle, güldürülerinde bile hüzünlen­diren öyküleriyle Türkiye’deki sinemasever, halk­tan kişilere gerçekten ses yöneltebiliyordu. Sonra birdenbire sosyal gerçekçi iddialar başlayınca, za­ten anarşinin kol kanat kırdığı bir ortamda, asıl iz­leyici kendi trajik öyküsünün bu soluk kopyalarını seyretmeye yanaşmadı.

Teleon’da her pazar günü saat 18.30’da göste­rime giren eski  Türk filmlerini hiç kaçırmıyorum. Atıf Yılmaz’ın Kızıl Vazo’su köşklü  bahçeli İstan­bul’dan Belgin Doruk ve Göksel Arsoy’lu peyzajlar sunuyor, Ömer Lütfi Akad’ın Meyhanecinin Kızı, Sezer Sezin’le Turan Seyfioğlu’nun o kadar etkileyici fizikleriy­le İtalyan  sinemasından çağrışımlar uyandırıyor, Hulki Saner’in Turist Ömer’inde Sadri Alışık çok şaşırtıcı, sosyolojisi bugün için de geçerli bir “gari­ban” portresi çiziyordu…

Bu siyah-beyaz filmleri günümüzde de izlene­bilir kılan ne diye düşünürsek, her birindeki içtenli­ği ve o coşkun amatör sanat tutkunluğunu saptaya­biliriz. Akad’ın diliyle Saner‘inki elbette çok farklı. Ama  iddiasızlıkta, alçakgönüllülükte birleştikleri gözlemleniyor.

Türk Sineması bir halk sanatı koluydu. Halk sa­natları küçümsenerek, ne yazık ki, entelektüel sa­nata varılamıyor. Ortada entel bir hengâme kalı­yor.

Selim İleri
17 Mart 1992 – Milliyet

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

You May Also Like

Yaşam

İbrahim Tatlıses, Perihan Savaş’ı sabaha kadar dövdü Sinema oyuncusu Perihan Savaş, bir süre önce ayrıldığını açıkladığı sevgilisi İbrahim Tatlıses’ten dayak yediğini ve kaçırılıp alıkonulduğunu...

Magazin

İki kardeşin arasını evcil hayvanları açtı Semiramis Pekkan, evcil kedisi Fifi‘nin ablası Ajda Pekkan‘ın evcil beyaz faresi Cikcik‘i yemesinden ötürü, ayrı bir eve taşınıyor....

Yeşilçam

Türk Sineması’nın “ana”sı, dostlarına kırgın Türk Sineması’nın emektarı Aliye Rona zor günler yaşıyor. Jübile yapmak isteyen sanatçı, sinema dünyasının vefasızlığından yakınıyor. Türk Sineması’nın “çatık...

Galeriler

Mustafa Kemal Atatürk‘ün Renkli Fotoğrafları Mustafa Kemal Atatürk’ün Renkli Fotoğrafları KAYNAKLAR: 1

Copyright © 2020 Gazeteloji