Timur Selçuk, babasının ölümü üzerine, “Neoklasik Türk Müziği noktalandı” dedi.
Münir Nurettin Selçuk dün İstanbul’da öldü. Türk müziğinin son devirdeki en büyük ustası Münir Nurettin Selçuk, ardında ölümsüz eserler bırakarak dün saat 11.00’de İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur. Münir Nurettin’in oğlu Timur Selçuk, babasının ölümünü, “Neoklasik Türk Müziği noktalandı” diyerek anlatmıştır.
Münir Nurettin Selçuk’un yakın dostu ve ünlü müzisyenlerden Hilmi Rit de Selçuk için, “Türk müziğine smokin giydiren üstad” demiştir.
81 yaşında bulunan Münir Nurettin Selçuk, bir süre önce yaşlılığın etkisiyle yatağa düşmüştü. Kızının Teşvikiye’deki evinde kalmakta olan Selçuk, bu yılın başında Türk Sanatına Hizmet Edenler’e verilecek ödülü almak için Ankara’ya gidememiş, Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren’den ödülü kızı Meral Selçuk almıştı.
Münir Nurettin Selçuk’un oğlu Timur Selçuk babasının son gecesini ve ölümünü şu şekilde anlatmıştır;
“Oysa ne kadar da neşeliydi bir gece önce. Banyo almış, koltuğuna çekilip TV’de Dallas dizisini seyrediyordu. Filmin bir yerinde J.R’ı vuran tabancayı bulan Ewing, silahı eşine göstermiş ve bayan Ellie, ‘Sue Allen yaptı bu işi’ demişti. İşte tam bu sırada babam gülmeye başlamış ve ‘kadınlar böyle şüphecidir, hiç unutmayın’ demişti. Sonra köftesini yedi, portakal suyunu içip yatağına yattı. Sabah nefes darlığı ile uyanınca doktora haber verildi. Serum takıldı ancak bir saat yaşayabildi.”
Üstad Münir Nurettin Selçuk‘un öldüğünü duyan pek çok aile dostu, sahne ve perde dünyasının ünlü isimleri akın akın Teşvikiye’deki eve gelmeye başlamışlardır. Bu arada Timur Selçuk, “Henüz Amerika’da yaşayan kardeşim Selim’e haber veremedik. Kendisi bir başka yerden duyarsa şok tesiri yaratacak diye korkuyoruz” demiştir.
Münir Nurettin Selçuk kimdir?
1900 yılında İstanbul Sarıyer’de doğmuştur. Sesinin güzelliği ilkokul sıralarında iken ailesinin ve hocalarının dikkatini çekmiş, 11 yaşındayken Darulfeyzi Musiki Cemiyeti’ne Kemani Nuri Duyguer’in aracılığıyla kaydolmuştur. Birkaç yıl sonra Zekai Dede’nin oğlu Hafız Ahmet Efendi’den bir hayli eser meşketmişir. Sonra 5-6 sene Üsküdarlı Hoca Ziya Bey’den eser geçmiştir. İlk kez konsere, 14 yaşındayken Darülfeyzi Musiki Cemiyeti ile Kadıköy Apolyon Tiyatrosu’nda çıkmıştır.
Daha sonraları Darülelhan’a girmiştir. Burada Leon Hancıyan Efendi, Muallim İsmail Hakkı Bey ile bir süre beraber çalışmıştır. Daha sonra Kadıköy’de Şark Musiki Cemiyeti’ni kurmuştur.
Bu arada Muzika-yı Hümayun’a sınavla girmiş, mülazım rütbesinde askerliğini yapmaya başlamıştır. 2-3 ay sonra cumhuriyetin ilanı üzerine, Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk’ün maiyetine girmiştir. Bu arada “Sahibinin Sesi” ne plaklar doldurmuş, 1928’de tekniğini ilerletmek maksadiyle Paris’e gitmiştir. Orada şan, piyano ve solfej dersleri almıştır. Bir yıl sonra İstanbul’a dönmüş, 1930’da Fransız Tiyatrosu’nda ilk solo konserini vermiştir.
1930-1935 yılları arasında film çalışmaları da yapan Münir Nurettin Selçuk, Feriha Tevfik ile “Allah’ın Cenneti”, Nezihe Becerikli ile “Çoban Kızı”, Perihan Altındağ Sözeri ile de “Sadullah Ağa” adlı üç film çevirmiştir.
1934’den sonra son senelere kadar Saray Sineması’nda konserleri devam etmiştir. 1953’te İstanbul Radyosu’na müşavir ve hoca, aynı zamanda İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Musikisi İcra Heyeti şefi olmuştur. Bu görevi 1975’e kadar devam etmiştir. 80’den fazla eser bestelemiştir.
Münir Nurettin Selçuk gençlik yıllarında bir ara Fenerbehçe B Takımında futbol oynamış, bu yılların bir anısı olmak üzere geçtiğimiz ay Faruk Ilgaz ve Razi Trak kendisine Fenerbahçe bayrağı armağan etmişlerdir.
Münir Nurettin Selçuk‘un, merhume Enis Selçuk’tan Meral adlı bir kızı, Şehime Erton ile beraberliğinden Timur ve Selim adında iki oğlu olmuştur. Oğulları babalarının izinde yürüyerek müziği seçmişlerdir. Selim Amerika’da caz müziği öğrencisidir. Meral ise Uluslararası İletişim Merkezi’nde çalışmaktadır.
Münir Nurettin Selçuk’un eserlerinden bazıları ise şunlardır;
“Erdi Bahar Sardı Yine Neşe Cihan’ı”, “Yok Başka Yerin Lütfu Ne Yazdan Ne de Kıştan”, “İstanbul’u Sevmezse Gönül Aşkı Ne Anlar”, “Dönülmez Akşamın Ufkundayız Vakit Çok Geç”, “Aşıka Bağdat Sorulmaz”, “Otomobil Uçar Gider” ve “Endülüste Raks…”
28.04.1981 – Milliyet